Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tam Olmak Mı? Tamamlanmış Olmak Mı?

  Sis her yere öyle bir sinmişti ki, göz gözü görmüyordu. İnce ince yağan yağmurun sesiyle iç sesi birbirine karışır halde buldu kendini insan…   Bazen hayatında ne kadarda olmamış, eksik kalmış, yetişmemiş veya yetişememiş olduğu yerler oluyor. İnsanoğlu sürekli koşuyor koşmasına da, hayat peşinden koştuğunu ondan daha önde tutuyor. Deniyor bir daha deniyor ama hep aynı yerde gibi hissediyor...   “Kariyerinde çok başka yerlerde olabilecek bir yaştayken, büyük hedeflere gözünü dikmişken, onun getirdiği özgürlük hissini yaşayabilecekken ... Ne çok yarım kalmışlıklarımız var…!” diye düşünüyor.   Gerçekten de yarım mı kalmıştı şimdi, yoksa her şey tamda olması gerektiği gibi miydi? İnsan bu hayatta ne olursa kendini tamamlamış hisseder sizce? İnsanı tanımlayan nedir? İsminin önündeki unvanı mıdır? Dolgun(!) kazancı mıdır? Kendine ait bir evi-arabası olması mıdır? Her fırsatta yeni planlar yapabilecek arkadaşları mıdır? İstediği fit fiziğe sahip olması mıdır? Yiyi

Ümitsizliğe Kapılma...

  “İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi; Aynadaki kişi…” Tek başına neler yapabileceğini keşfet! Yahya Hamurcu  

Ne Kadar da Önemsedik...

  “Bu ses de ne böyle? N iye susmuyor? N er e den geliyor? B iri sustursun lü f tennn…” B ir anda kendi sesine uyandı Ece… Alarmı hala çalıyordu. Şaşkınlıkla rüyasındaki sesi düşündü. Aynı sesti ve rahatlayarak gülümsedi. “Alarmmış, çok şükür rüyaymış dedi. ” S aatin geçtiğini farketmesiyle gülümsemesi de kısa sürdü ve telaşla yataktan fırladı… Önemli bir gündü; terfiler, maaş zamları açıklanacaktı… Ç ok önemliydi Ece için, kariyeri ve işi. Çok çalışıyordu, çok emek vermişti işine. Kendi işi gibi çalışıyordu titizlikle… İ şine o kadar zaman harcıyorduki , ailesine , kendine, çok sevdiği arkadaşlarına bile zaman  ayıramıyordu. Bu durum özel ilişkilerine de yansımıştı. S ağlığı da eskisi gibi  değildi . Ama doktora gidecek zaman bulamıyordu. Ç ok da önemsememişti açıkçası … İşleri iyi olsun gerisi mühim değildi… Her zamanki gibi aç karnına çıktı evden. Ofiste çalışırken bir şeyler atıştırmayı seviyordu. Arabasına bindi; radyoda en sevdiği şarkı çalıyordu, sesini açtı ve şar

Kudüs

  “İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi; Aynadaki kişi…” Tek başına neler yapabileceğini keşfet! Yahya Hamurcu    

Hücre Zarı

Soğuk bir kış günüydü. Dışarıda yağmur şiddetli bir şekilde yağıyordu. Bu akşamki arkadaşlarıyla olan yürüyüşü kötü hava şartlarından dolayı iptal olmuştu. Açık havada yürüyüşü çok severdi Mehmet. Yoğun bir hafta geçirmişti. Sıcak bir bitki çayı ne kadar da iyi giderdi diye düşündü. Gün boyunca fabrikadaki yeni makinelerin montajlarıyla uğraşmıştı. Çayını aldı ve televizyondaki belgesele gözü takıldı. İnsan vücudandan bahsediliyordu. Vücudumuzda bir makine gibi değil miydi? İçimizde mükemmel bir tasarım ve sistem vardı. Yaratılmış en iyi makinaydı insan vücudu. Mehmet belgesele iyice odaklandı. Zihninde sorular belirmeye başladı… Hücre zarından bahsediliyordu. Mehmet’ in dikkatini iyice çekmeye başladı. Zar hücrenin sınırını belirliyor. Bir şehrin, semtin hatta ülkelerin de sınırı vardı. Bu ara insanlara hayır diyemiyordu ve bu durum ilişkilerinde problem oluşturmaya başlamıştı… Oysa sınır iletişimde çok önemliydi. İnsanların da bir hücre gibi sınırı olmalıydı. “SINIRLARI OLANIN İMTİYA

Kim Kimdir?

  “İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi; Aynadaki kişi…” Tek başına neler yapabileceğini keşfet! Yahya Hamurcu

Organik Mi? İnorganik Mi?

  Doğmuşuz sıfır kilometre.. Her şey gıcır gıcır... Bakıyoruz uff maşallah önümüzde bir sürü geçecek zaman, yaşanacak yıllar var. Biraz aklımız başımıza geliyor ve birlikte yaşadığımız insanları görüyoruz. Bazen kahkahalar gülücükler yükseliyor, bazen can sıkıcı sesler. Birileri hasta oluyor, iyileşiyor. Yani büyüyoruz bir şekilde.. Bir dönem geliyor, kanımız kaynıyor; her şeyi yapmak geliyor içimizden, değişik değişik kıpırtılar. Ne diyorlar ona? “Gençsin sen!” Vücudumuzda bir gariplikler. Etrafımızdan bir sürü ses çıkıyor;“Aman şunu ye, şunu yeme, şuna dikkat et.” Bakıyoruz herkes neler neler yapıyor, nasıl da eğlenceli hayatları var. Gece geç saatlere kadar oturuyorlar, bir şeyler yiyip içiyorlar, eğleniyorlar. Evdeki büyüklere bakarsak “Tatlı yeme, fast food yeme, meyve ye, sebze ye. ” Evin yaşlıları var, ''Sakın üşütme, sıkı giy” diyor. Eeee... Bitmiyor bir türlü. Hep aynı şeyi mi söylerler yahu? İnsanın canı neler neler yemek istiyor. İstiyor, istiyor da evdeki