Sis her yere öyle bir sinmişti ki, göz gözü görmüyordu. İnce ince yağan yağmurun sesiyle iç sesi birbirine karışır halde buldu kendini insan…
Bazen hayatında ne kadarda olmamış, eksik kalmış, yetişmemiş veya yetişememiş olduğu yerler oluyor. İnsanoğlu sürekli koşuyor koşmasına da, hayat peşinden koştuğunu ondan daha önde tutuyor. Deniyor bir daha deniyor ama hep aynı yerde gibi hissediyor...
“Kariyerinde
çok başka yerlerde olabilecek bir yaştayken, büyük hedeflere gözünü dikmişken,
onun
getirdiği özgürlük hissini yaşayabilecekken ... Ne çok yarım kalmışlıklarımız
var…!” diye düşünüyor.
Gerçekten de yarım mı kalmıştı şimdi, yoksa her şey tamda olması gerektiği gibi miydi?
İnsan bu hayatta ne olursa kendini tamamlamış hisseder sizce?
İnsanı
tanımlayan nedir?
İsminin
önündeki unvanı mıdır?
Dolgun(!)
kazancı mıdır?
Kendine
ait bir evi-arabası olması mıdır?
Her
fırsatta yeni planlar yapabilecek arkadaşları mıdır?
İstediği
fit fiziğe sahip olması mıdır?
Yiyip
yiyip kilo almaması mıdır?
Sınırsızca
alışveriş yapabilmesi midir?
O
yakışıklı ya da güzel kişi ile evlenmesi midir?
“Yaşımızda geçiyor bir evladımız olmalı artık.” düşüncesi midir?
Yoksa
bu hayat; deniz suyu gibi içtikçe susatan, seni asla kandırmayan bir yer midir?
İnsanoğlu doydukça acıkan bir canlı mıdır?
İnsanoğlu
zayıf...
İnsanoğlu
eksik...
İnsanoğlu sınavlı…
Herhangi
bir konuya yoğunlaşıp o tarafı tam yapmaya çalışırken, diğer taraftakileri hep
yarım ya da boş kalır.
Böyle olunca da her yerde tam olarak tam olamaz. En tam olduğunu düşündüğü yerlerde bile yarım kalan yerler var...
Tam olmadığı gibi hiç de değildir.
"Şu yaşıma geldim hiçbir konuda başarı gösteremedim." de değildir.
Çünkübu hayatta heplik ve hiçlik yoktur.
Sınandığımız bir yerde hep olamadığımız gibi, hiç de olamayız.
Eğer öyle olsaydı; hayat kimini çok güzel, kimini çok zengin, kimini çok kariyer sahibi yapardı. Birilerinin evliliği, ilişkileri çok daha iyi olurken veya çok daha iyi imkanlar sunarken, bir başkasını; çok fakir, hayatının her yerinde başarısız, işinde, evliliğinde, ebeveynliğinde mutsuz olup imkansız bırakırdı. Peki bu ne kadar adil olurdu?
Acaba hayat mı adaletsiz, yoksa bizim hayatı algılamadıklarımız, aktardıklarımız mı?
Aslında
hayat bize sadece zayıf olduğumuz konularda sorular sorar. Ki; o soruları doğru
cevaplayarak güçlenelim, marifetlenelim. Bizler kendi sebeplerimize odaklanıp
problemimizi çözmeye çalışmak yerine, çevremizdeki insanların hayatlarına
veya onların sonuçlarına bakarsak o adaletsiz algıyı kendimiz oluşturmuş
oluruz.
Böyle
olunca hep dış dünyayı suçlar insan. Kendisine odaklanamaz. Çözümü kendinde
arayamaz. Haliyle şikayeti de artar.
Şu
sorulara cevap buluyor olmamız mesele…
Önemli
olan doydukça acıkan doyumsuz bir insan olmak mı?
Yoksa acıktığında doymaya çalışan ve o gücü yönetebilen insan olmak mı?
“İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi;
Aynadaki kişi…”
Emeğinize yüreğinize sağlık
YanıtlaSilSoru varsa cevap var. Emeğinize saglik
YanıtlaSilİnsan tam olmaya çalıştıkça hayatta her yerde var olmaya çalışır. Asıl mesele bulunduğun yerde, yaptığın işi iyi yapıyor olmak.
YanıtlaSilÇok güzel
YanıtlaSilHayatın içinde hep bi şeylerin peşinden koşarken esas neden ve kimden Uzaklaşıyoruz bunu hatırlama zamanı
YanıtlaSilAçlığımız neye ihtiyacımız ne bir algılayabilsek ;)
YanıtlaSilAşiliklariniz ne güzel ifade edilmis
YanıtlaSilBiz hayatımızda bize gelen işaretleri göremeyip algılayamadığımız zaman hayatı adaletsiz zannederiz, fakat algılayamadığımız şeylerde marifetsizleşiyoruz ve şikayetler başlıyor. Hayatımızdaki işaretleri görmemiz dileğiyle.. çok güzel bir yazı olmuş hocam elinize sağlık
YanıtlaSilAynadaki kişiyi düzelttiğimiz vakit hayatımızda çok şey değişecek. İnşallah Rabbim doğru değişimler nasip eder..
YanıtlaSilTam da beni anlatmış☺️ Yüreğinize sağluk
YanıtlaSilNe kadar düşündürücü bir cümle.. Önemli olan doydukça acıkan bir insan olmak mı.? Doymak İçin tüketirsin oysa her seferinde daha çok açlık hissetmek çok dayanılması zor bir durum. Açlığını veya doyma becerisini yönetebilenlerden olma dileklerimle..
YanıtlaSilBu hayat deniz suyu gibi içtikçe susatan..
YanıtlaSilÇok doğru
YanıtlaSilYaratılış gayesini çözümleyebilen insan anda kalabiliyor.Anda kalabilmek niyetiyle,emeğinize sağlık.
YanıtlaSilNe güzel ifade etmişsiniz
YanıtlaSilNe kadar da güzel anlamışsınız işin gerçeğini. Emeğinize sağlık
YanıtlaSil