Sakince köşede öylece kalakalmıştı. Eşi içerideki odadan hala bağırıyor, sesi duymamak için kulaklarını kapatıyordu Ayşe. Kavgaları yine çok küçük bir olaydan, küçük bir kıvılcımla ateşlenmişti. Kulaklarını kapatıp sadece oturdu, yanağından süzülen iki damla yaşı sildi. Yaşadıklarına şöyle bir baktı uzaktan, her şey yavaş yavaş olmuştu, sezdirmeden kendini belli etmeden. Ara ara küçük kavgaları oluyordu ama bu seferki tam bir yıkımdı. Ne için evlenmişti, evliliğinde neler bulmuştu. Annesinin sesi kulaklarında “seçimini sen yaptın”, evet kendisi seçmişti, bu kadar ağır bedelleri kendi seçimi yüzünden ödüyordu. Oysaki o zamanında vazgeçmesi gerekenlerden vazgeçememişti, bugün hayat ona seçiminin sonucunu yaşatıyordu. Kendini toparlamaya çalışırken ayağa kalkıp aynaya baktı. Evet yıllarca taviz verip eşine düşkünleşmişti. Oysaki evliliğin ilk zamanları sadece âşık olduğu bir adamla evlendiğini, âşık olduğu için bu kadar düşkünleştiğini düşünürken zamanla verdiği tavizlerin nasıl c