Aşk şarkılarına konu olan, tarih sahnesindeki çatışmalarda, antlaşmalarda bolca adı geçen Akdeniz..
Bunca şeye konu olan Akdeniz’den, Akdeniz’e kıyısı olan Gazze de payını almıştı.. Gazze’nin upuzun sahili de yaşanan onca şeye şahitlik ediyordu..
Tıpkı öncesinde Salima’nın biricik hayatına şahitlik ettiği gibi...
Salima’nın haftasonları yapmayı en çok sevdiği şeylerden biri Gazze sahilinde vakit geçirmekti. Salima, Gazze sahilini o kadar çok seviyordu ki bazı günler işe gitmeden önce erkenden kalkıp sahilde yürüyüş yapıyor ve sonrasında işe gidiyordu.
En sevdiği arkadaşlarıyla buluşma mekânı yine o sahildi :)
Arkadaşları Salima’nın yaş günü için sahilde organizasyon düzenliyorlar, onun mutluluğuyla onlar da mutlu oluyorlardı.
Bir gün Salima arkadaşıyla sahilde gülüşürken gözüne denizin öbür ucundaki küçük bir bot takıldı.. Aklına başka coğrafyalardaki zulüm sebebiyle hicret etmek zorunda kalan insanlar geldi. İçinden “insanın sevdiği yerden ayrılması kim bilir ne kadar zor..” diye geçirdi..
Aradan birkaç ay geçmişti ve günlerden 7 Ekim’di..
Salima ve ailesi bulundukları mahallenin bombalanması sebebiyle evlerinden ayrılmak zorunda kalmışlardı..
İlk olarak şehrin diğer tarafındaki akrabalarının yanına gitmişlerdi ancak kısa bir süre sonra o bölgeden de ayrılmak zorunda kalmışlardı..
Salima evinden, mahallesinden, sevdiklerinden ayrılalı neredeyse 6 ay olacaktı..
Yine bir gün başka bir bölgeye geçecekleri zaman o çok sevdiği Gazze sahilinin oradan geçtiler..
Salima’nın gözü sahilin öbür ucuna takıldı yine..
Salima 6 ay önce gördüğü botu düşünüp şunları söyledi; “İnsan, başka insanların hayatlarını uzaktan izlerken zannediyor ki kendisinin başına gelmez..”
Sonrasında yürümeye devam etti..
Peki, gerçekten öyle mi?..
İnsan, kilometrelerce uzakta olan insanların yaşam mücadelelerini izlerken ne düşünür?
“Hallerine üzülüyorum ama buradan ne yapabilirim ki…” mi der?
Yoksa..
“Bir zamanlar onlar da şu an bizim gibi rahatlardı.. Onların da aklına gelmezdi belki olacaklar..” mı der?
Ya da olan bitenle ilgili bir haber gördüğünde;
“Ay ben dayanamıyorum değiştir kızım şu haberi..” mi der?
Salima upuzun Gazze sahilinde gülüşüp yürürken o da bunları hayal edemiyordu..
Ancak gün geldi ve kendini olayların içinde buldu..
Bir gün onun içinden başkası için geçirdiği söz, şimdi olup biteni izleyenlerin dilindeki söz haline geldi;
“İnsanın sevdiği yerden ayrılması kim bilir ne kadar zor..”
Peki sen bu öykünün neresindesin?
Olan biteni izleyip geçen mi?
Yoksa;
Olan biteni irdeleyip, tepkisiz kalmayan, kalamayan mı?
Zaman tarafını belli etme zamanı…
YanıtlaSilKesinlikle . Ne yapıyordun diye soracak çocuklarımız diye dönen videolar var ya...RABbimizin soracağı soru var asıl .Daha da kritik kanımca...
SilOnlar da bir zamanlar bizim gibi akşamları yürüyüşe çıkıyor, sabahları işlerine gidiyorlardı. "Benim başıma gelmez ki.." dediğimiz ne varsa daha fazlasını yaşadığımız dünya hayatında safı belli etme vakti..
YanıtlaSilEtkilenmemek için tv de gördüğümüzde o savaş sahnelerini göz çekiyoruz halbuki etkilenmek ona göre bir tepki vermek yemek yerken boğazına düğümlenir o zaman anlarız acıyı...
YanıtlaSil