Ana içeriğe atla

KURBAN OLMAK MI? KURBAN VERMEK Mİ?

 

Sakince köşede öylece kalakalmıştı. Eşi içerideki odadan hala bağırıyor,  sesi duymamak için kulaklarını kapatıyordu Ayşe. Kavgaları yine çok küçük bir olaydan, küçük bir kıvılcımla ateşlenmişti. Kulaklarını kapatıp sadece oturdu, yanağından süzülen iki damla yaşı sildi. Yaşadıklarına şöyle bir baktı uzaktan, her şey yavaş yavaş olmuştu, sezdirmeden kendini belli etmeden. Ara ara küçük kavgaları oluyordu ama bu seferki tam bir yıkımdı. Ne için evlenmişti, evliliğinde neler bulmuştu. Annesinin sesi kulaklarında “seçimini sen yaptın”, evet kendisi seçmişti, bu kadar ağır bedelleri kendi seçimi yüzünden ödüyordu. Oysaki o zamanında vazgeçmesi gerekenlerden vazgeçememişti, bugün hayat ona seçiminin sonucunu yaşatıyordu.


Kendini toparlamaya çalışırken ayağa kalkıp aynaya baktı. Evet yıllarca taviz verip eşine düşkünleşmişti. Oysaki evliliğin ilk zamanları sadece âşık olduğu bir adamla evlendiğini, âşık olduğu için bu kadar düşkünleştiğini düşünürken zamanla verdiği tavizlerin nasıl canını acıttığını görmeye başlamıştı. En zor zamanlarda, canının en çok yandığı anda bir şeyleri fark ediyor olmak daha da canını acıtıyordu. Eşine verdiği tavizler bağımlılığı doğurmuştu sanki, ona karşı net durmalıydı. Evliliğinin ilk yıllarını hatırladı nelerden vazgeçip evlenmişti, şimdi yine vazgeçmek zorunda olduğu bir kapının eşiğindeydi. Yanağındaki yaşları elleriyle silmeye başladı.


İbrahim peygamberin öyküsünde böyle başlamıştı, anneannesinin anlattığı kurban hikayesi. Vazgeçmenin öyküsüydü. O zamanlar hiç anlayamamıştı. Bir baba evladına dokunmaya kıyamazken nasıl kesmek isteyebilirdi ki? Kendi canını vermek daha kolay gelmişti İbrahim’e demişti anneannesi, ama kurban etmek böyle bir şey canından vazgeçmek gibi.

Hayatında ilk defa kurban kelimesinin anlamının bu kadar derin bir ifadesinin olabileceğini fark etti. Oysaki öykü bir vazgeçişle başlamıştı. Evlenirken nelerden vazgeçmişti, şimdi ise vazgeçmek zorunda olduğu kendi seçimiydi. Her seçim bir vazgeçiş öyküsü… Kurban gibi dedi kendi kendine. Bir şeyi kurban vermek, başka bir şeyi toparlayabilmek için. Mesele karşıdakini nasıl tuttuğunla ilgiliydi, nasıl olayları kendi eliyle şekillendirdiğini anlayabilmek yıllarını almıştı.

İki gün sonra bayramdı ve Ayşe için çok anlamlı olacaktı. Bu hayatta herkes kendi kurbanını verir. Nelerden vazgeçebiliyoruz? Neleri kurban edebiliyoruz? İbrahim mi olabiliyoruz, yoksa İsmail mi? Kurban olmak mı, kurban vermek mi?



Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar. 

&

YAHYA HAMURCU

&

 KİM KİMDİR  

İLİŞKİLERDE USTALIK

BAŞARI PSİKOLOJİSİ

Yorumlar

  1. Vazgeçmen gerektiğinin farkında olmak büyük nimet. Kurban vermek mi yoksa kurban olmak mı?

    YanıtlaSil
  2. Kurban Farklı bir bakış açısı ile dile getirilmiş çok da güzel olmuş ellerinize sağlık☺️

    YanıtlaSil
  3. Tam da kurban döneminde derin bir farkındalık sağlıyor insana, kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Hayatta. Kurban olmak kadar kurbanlarda veriyoruz kanımca. Vazgeçtiğimiz kadar bizden de vazgeçiliyor. Hayatta herşey bir dengede yürüyor.

    YanıtlaSil
  5. Konu çok güzel ve akıcı bir üslupla işlenmiş. Çok da çarpıcı. Tebrikler.

    YanıtlaSil
  6. Doğru yerde vazgeçmek, yanlış yerde tavizi önler. Özgürleşmek için , en çok istediğinden vazgeçmek gerekir. Başta acı ve zor olsada sonrası çok konforlu ..

    YanıtlaSil
  7. Bazen karşıdakini sıkıca tutmak, bazende vazgeçmek gerekiyor.. Çok güzel bir yazı elinize sağlık..Vazgeçmek hiç bu yönüyle bakmamıştım 🌿

    YanıtlaSil
  8. Elinize sağlık..kurban olmak da vermek de En Sevdiğin için en güzeli... öyle bir öykü nasip olsun ...

    YanıtlaSil
  9. Kaleminize sağlık çok güzel bir yazı.

    YanıtlaSil
  10. İnsan var olmak ve vazgeçmek arasında kalıyor bu hayatta.. yeni başlangıçlar vazgeçmekle ilgili..bakış açısı farklı beğendim..

    YanıtlaSil
  11. Her seçim bir vazgeçiş. İbrahim’in İsmail’den vazgeçmesi. Eşine bağımlı kadının ilişkisini düzeltmek için kocasından vazgeçmesi. Büyük bedel, büyük hakediş. Kaleminize sağlık…

    YanıtlaSil
  12. Elinize sağlık çok güzel bir yazı. Her seçim bir vazgeçiş öyküsü... Rabbim hakkımızda hayırlı olan seçimler yapmamızı nasip etsin inşallah.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kutsal Şehrin Taneleri

  Anneeeee! Babaaaaa! Bu kaçıncı çağırışı kim bilir… Avucunun içi gibi bildiğin sokaktan eser kalmayışı... Komşudan, akrabadan haber alamayışı ne acı... Bunu ancak yaşayan bilir... Sahi! Bir an onun yerine koysak ya kendimizi... Ne yapardık mesela? “Evim yok ama en azından evimin duvarı, gitmem bir yere sahipsiz sanmasınlar” mı derdik? “Annem, babam şehit oldu. Bizi izliyor ağlayamam şimdi.” der miydik, boğazımızdaki yumrukla? “Yaşarsak kazanırız, ölürsek daha çok kazanırız” inancıyla elimizdeki sapanla dans eder miydik tanklar önünde? Birazdan şehit edileceğimizi bilsek, ellerimiz arkada bağlı da olsa, ağız dolusu güler miydik? “Zaten öleceğiz Allah aşkına en güzeli burası; ne morg var ne bekleme, ne yıkama, elbisenle gidiyorsun. Hem cennete girmek için bahanemiz olmalı değil mi? Öyle kolay mı yani? Daha mı üstünüz önceki, iman ederek yaşayanlardan ya da elçilerden? Yok yok böyle iken gelmem. Ölürsem kutlu olsun, yaşarsam yine sohbet ederiz.” diyerek veda e

Kudüs

  “İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi; Aynadaki kişi…” Tek başına neler yapabileceğini keşfet! Yahya Hamurcu    

Organik Mi? İnorganik Mi?

  Doğmuşuz sıfır kilometre.. Her şey gıcır gıcır... Bakıyoruz uff maşallah önümüzde bir sürü geçecek zaman, yaşanacak yıllar var. Biraz aklımız başımıza geliyor ve birlikte yaşadığımız insanları görüyoruz. Bazen kahkahalar gülücükler yükseliyor, bazen can sıkıcı sesler. Birileri hasta oluyor, iyileşiyor. Yani büyüyoruz bir şekilde.. Bir dönem geliyor, kanımız kaynıyor; her şeyi yapmak geliyor içimizden, değişik değişik kıpırtılar. Ne diyorlar ona? “Gençsin sen!” Vücudumuzda bir gariplikler. Etrafımızdan bir sürü ses çıkıyor;“Aman şunu ye, şunu yeme, şuna dikkat et.” Bakıyoruz herkes neler neler yapıyor, nasıl da eğlenceli hayatları var. Gece geç saatlere kadar oturuyorlar, bir şeyler yiyip içiyorlar, eğleniyorlar. Evdeki büyüklere bakarsak “Tatlı yeme, fast food yeme, meyve ye, sebze ye. ” Evin yaşlıları var, ''Sakın üşütme, sıkı giy” diyor. Eeee... Bitmiyor bir türlü. Hep aynı şeyi mi söylerler yahu? İnsanın canı neler neler yemek istiyor. İstiyor, istiyor da evdeki