“Senin Farklılığın, Benim Zenginliğim!”
Hoşgörü, hayatın tadı, tuzu, biberi... Hoşgörü, bu karmaşık dünyamızda karşılaştığımız en
önemli değerlerden biri. Dünya, herkesin favori rengi mavi olduğu bir yer olsaydı, hayatın ne kadar sıkıcı olduğunu hayal edin! O zaman gökyüzü bile maviden başka bir renk olamazdı. İşte hoşgörü de tam burada devreye giriyor; renklerimizi bir araya getiriyor, hayatımıza biraz boya katıyor!
Bazen bir arkadaşımızın fikrini duyduğumuzda, sanki mavi gökyüzünde bir yudum soğuk su içmiş gibi hissediyoruz! Hemen savunmaya geçiyoruz. Ama durun bir dakika! Karşımızdakini dinlemek, ona bakmak, o kişiyle eşleşmek demektir. Hoşgörü, kendimize olan sevgimizi artırırken, başkalarına saygımızı da pekiştirir. Yani, kısacası, bir hata yaparsak, kendimizi yargılamaktan vazgeçip, “hey, bu da bir renk” diyebiliriz.
Birbirimizi dinlemediğimizde, dostlukların değerini kaybetmekle kalmayıp, güzel ilişkileri de kaybolmuş birer çiçek gibi hüsran içinde bırakırız. Kimi zaman biri gül açarken, diğeri kaktüs olmaktan vazgeçmez. Sabır ise o çiçeklerin sulama taktiği! Ne kadar sularsan, o kadar açar!
Hadi gelin şimdi biraz daha eğlenceli bir bakış açısıyla bakalım: Hoşgörü, aynı zamanda bir süper kahraman gibidir! Farklılıklara açık olmak, başkalarına sevgiyle yaklaşmak ve empati kurmak, günlük hayatımızın süper güçleri olmaya aday. Böylece hepimiz, biraz daha hoşgörülü davranarak, hayatın renkleriyle dolup taşan bir tablo yaratabiliriz.
Peki, bu renk yarışında nasıl daha hoşgörülü olabiliriz?
İlk kural: İletişim kurarken, karşımdakini dinlemek! Hayır, sürekli başını sallamak değil; gerçekten dinlemek!
İkinci kural: Farklılıklara açık olmak ve bu farklılıkların zenginlik kattığını kabul etmek! Böylelikle her birimizin ruhsal zenginliğini arttıracak.
Kendi önyargılarımızı sorgulamak, onların üstesinden gelmek de önemli. Bu, kolay bir iş değil tabii ki ama birlikte başarılacak bir tür “hoşgörü maratonu” diye düşünebiliriz. Yavaşça başlayabiliriz ve kim bilir, belki de sonunda kendimizi koşturarak bulacağız!
Kısacası, hoşgörü; hayatın rengarenk boyaları arasında kaybolmak değil, onları birlikte keşfetmek demektir. Gelin hep birlikte bu renk cümbüşünün tadını çıkaralım. Biraz daha hoşgörülü olalım, hayatın birbirinden güzel renklerini birlikte keşfedelim! Bazen en güzel renkler, en beklenmedik tonlarda açılır.
Hoşgörünün hayatımıza kattığı renkleri düşünmek bile insanı mutlu ediyor. :) Gerçekten de farklılıklar zenginlik katıyor; herkes aynı düşünseydi hayat ne kadar sıkıcı olurdu.
YanıtlaSilBaşkasının yanlışını görmek bize neden bu kadar iyi geliyor?
YanıtlaSilİyisini bulup onu patlatmaya çalışmak tek üstüme düşen halbuki...
Eminim çok keyifli bir maraton olacaktır..
YanıtlaSilİnsan farklılıkları anlamaya başladıkça hoşgörüsü artıyor…
YanıtlaSilHoşgörüsüzlüğün kol gezdiği bir dönemdeyiz, insanlar kendine benzemeyeni ne de çabuk ötekikeştiriyor. Böyle bir dönemde anlamak,anlaşılmak gerçekten de çok kıymetli...
YanıtlaSilKusur degil çare bulun... Hosgormek hatalari görmemezlikten gelmek değil.. Hata tekrarına düşmemesi için destek olmaktır.. Elinize sağlık....
YanıtlaSilDünyamızı çekilmez hale getirmeden tatlı tatlı Öyküyü bitirmek dileği ile... Elinize sağlık...
YanıtlaSilHoşgörülü olmak bazen zor geliyor. Ama hoş görü cümlesi kulağa da hoş geliyor. Güzele bakan güzel görür gibi...
YanıtlaSilFarklı olana duyulan hoşgörü kadar güzel bir iletişim şekli yoktur sanırım..
YanıtlaSilBütün olmak farklılıklarla güzel.. kaleminize sağlık sevgiler.
YanıtlaSilhoş görmek , senin gibi düşünmeyeni de dinlemek ne çok kapılar açıyor insana ...bu maratona küçük adımlarla dahil olabilmek ümidiyle
YanıtlaSilHoşgörü sahibi insanların sayısı çok çok artsın inşallah 🌸
YanıtlaSil