Güneşin tatlı tatlı vurduğu bir pazartesi sabahı Bade mutfak alışverişi yapmak için kasabaya yola çıkmıştı. Komşuları ile köyün girişinden kasabaya giden minibüse binen Bade yolculuk esnasında dağlara, gökyüzüne, ağaçlarına hayranlıkla bakıyordu. Yolun kenarındaki ağaçlara bakarken düşünmeye başladı; “Ne kadar da birbirinden farklı. Ağaçların kimisi ince uzun, kimisi bodur geniş gövdeli. Kimisinin yaprağı çok, kimisinin yaprağı ona göre daha az. Çeşit çeşit, renk renk...” Sonra tekrar gökyüzüne döndü; Uzaktan bakınca tüm bulutlar aynıymış gibi duruyorlarsa da detayda nasılda farklılardı.
En son gözü dağlara takıldı. Bade dağlara uzun uzun baktı... “Yeryüzüne çivi gibi çakılmış dağlar... Kimisinin yamacında evler var, kimisine belki de insanlar uğramadı bile... Ne kadar da heybetli duruşları var...” diye içinden geçirdi. Hep önünden geçtiği dağlar, ovalar, ağaçlar bugün gözüne farklı gelmişti. Aslında detayda ne kadar da farklılıkları, güzellikleri vardı...
Bade
minibüsten iner inmez sebzeleri aldığı Ali amcanın dükkanına gitti. “Ali abicim
kolay gelsin” diyerek tebessümle girdi dükkâna. Sonrasında yeşilliklerin olduğu
tezgâha yaklaştı. Maydanoz, roka, yeşil soğan alırken Bade’nin gözü meyvelerin
olduğu tezgâha gelip gidiyordu. “Ali amca meyveler beni al, beni al diye
bakıyorlar! Şu renklerin güzelliğine bak.” dedi. Sadece renkleri de değil; Elma mesela, kumlusu, ekşisi, tatlısı. Kaç çeşidi var. Birini alsa insanın aklı diğerinde kalıyor. E ben biber de severim.
Kırmızısı ayrı güzel, yeşili ayrı...” İhtiyaçlarını aldıktan sonra selamını
vererek ayrıldı dükkândan ve evin yolunu tuttu...
İnsanoğlu
bazen hayatın o yoğun yolculuğuna, karmaşasına dalıp gidiyor... Ancak hayatta
çeşit çeşit olan şeyler sadece Bade’nin yolculuğundaki ağaçlar, bulutlar,
dağlar değil... Yahut Ali amcanın dükkânındaki bir elmanın tatlısı, ekşisi değil...
Bir biberin yeşili, kırmızısı, sarısı değil.
İnsanın
bu hayatta zorlandığı, çok da irdelemeden önünden geçip gittiği en büyük
çeşitliliklerden biri; insanlar J
Annelerin, babaların koruma iç güdüsüyle çocuklarına ara ara fısıldadığı o
klişe ama gerçek olan cümle; “Türlü türlü insan var yavrum...” Tıpkı biberin
çeşit çeşit olması gibi insanlar da çeşit çeşit. Tıpkı biberin acısı tatlısı
olması gibi bu hayatta da insanlara acı ya da tatlı gelen insanlar var... J Bu hayatta da
farklılıklar var... Peki o farklılıklara nasıl bakıyor insan?
Elma.
Ekşi olanının tadı ayrı güzel, tatlı olanının tadı ayrı güzel. Aslında insanlar gibi değil mi? Karşısındaki insanın farklılığını “problem” olarak gören
insan neden oradan uzaklaşmak ister? O farklılığı tanımlayamadığı için… O
farklılıkları tanımladığımızda karşımızdaki insanın farklılığının problem değil
bizim için şifa olduğunu anlamaz mıyız aslında? Tıpkı ekşi elmanın faydasının
farklı olması ile tatlı elmanın faydasının farklı olması gibi...
Bu hayatta sadece iletişimi iyi insanlar olsa ne olurdu? Ya da sadece görsel işleri yapan insanlar olsaydı... Peki sadece tat ve koku alma duyusu çok iyi olan insanlar olsaydı. Meyve ve sebzenin farklılıklarından faydalanan insanoğlu insanların da farklılıklarından faydalandığında mutlu ve başarılı olur.
Bu hayatta herkesin marifetlenmesi gereken konular yok mudur?
Öyle
ya, bazı insanlar vardır ki görüntüye önem verirler, bulundukları ortama estetik
katarlar. Yahut kimisinin ise hitabeti çok iyidir, tane tane konuşur. Öyleleri
de vardır ki algıları aktarımlarına göre daha çok açıktır. İşte türlü türlü
insan var dediklerimiz bunlar olsa gerek...
“Ben
konuşmayı çok severim, konuşmayandan da pek hoşlanmam, ama... Galiba benim de
bazı yerlerde biraz susmam, onlar gibi olmam gerekiyor...” dediğimiz... Yahut
“Konuşmaktan çok haz almıyorum, çok konuşanlar da bana gürültü yapıyorlar gibi
geliyor, ama... Benim de bazen konuşabiliyor olmam lazım...” dediğimiz anlar
olmuyor mu? Ya da “Yavaş insanlara hiç tahammül edemiyorum ama biraz ben de
yavaşlasam iyi olacak.” dediğimiz zamanlar…
Sebzede,
meyvede farklılıkların zenginlik olduğunu düşünen insan, insanlardaki
farklılıklarının da aslında birer zenginlik olduğunu kaçtığında değil ancak
samimi bir şekilde baktığında görür... Tıpkı dikkatli bakıp, düşünen Bade gibi...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi;
Aynadaki kişi…”
Gerçekten öyle. Birçok şeyin farklılığından haz alan bizler konu insan olunca zıttında hareket edip, kararlar veriyoruz...
YanıtlaSilFarklı olana meyili olan insan hep kendine benzeyen insan ister yanında.. Farklı olanı da sanki olumsuz bir şeymiş gibi istemez. Farklılık olması nasıl zenginlik olacaktı ki?
YanıtlaSilFarklılık yönetilebilir olduğunda zenginliktir. Bunu anladığımızda daha merhametli ve daha toleranslı oluyoruz.
YanıtlaSilEsiden her şeyde farklılık sevsemde benden farklı insanlara gıcık olurdum. Kim Kimdir seminerinden sonra insanlardaki farklılıklar sevdiğim bir şey oldu. Teşekkür ederim.
YanıtlaSilYeryüzünde birbirinden farklı güzel çiçekler gibi insanlarında farklı farklı olması ne kadar güzel. Ya herşey aynı olsaydı ? O zaman nasıl bir dünya olurdu?
YanıtlaSilNasıl ki her lezzet farklı bir duygu veriyorsa. Farklılıklar bazen şaşırtır, bazen mutlu bazende mutsuz edebiliyor ve ona göre de bir tepki bir mesafe koyuyorsak.
YanıtlaSilHayatımızda bizden farklı düşünenler için de doğru tepkiyi verebilmenin formülü olduğunu bilmek ne büyük konfor. Ne güzel ifade edilmiş ne güzel yazılmış bir makale emeğinize sağlık 👏🏻
Türlü türlü insan, tepkiler,seçimler, davranışlar….en yakınında ama senden apayrı…
YanıtlaSilAdaletli olmanın yoluda burdan geçiyor...
YanıtlaSilZenginlik dediğimiz şey bu olsa gerek. Hepimiz ne kadar da zenginiz aslında.
YanıtlaSilİnsanları farklılığıyla kabul ettiğimizde gerginliklerimizde ortadan kalkıyor. Rahat nefes alabilen rahat insan olmak ta büyük bir huzur aslında.
YanıtlaSil