Yeni bir okul, yeni bir şehir, yeni bir ev…
Sonbaharın ılık esen rüzgarları ağaçların yapraklarını dökmeye başlamıştı. Doğa da yeni bir başlangıç için kendini hazırlıyordu. Her bitiş, yeni bir başlangıca gebe değil miydi? Dökülen yapraklarla dolan kaldırımda yürüyen Selin de, hayatındaki yeni başlangıçları düşünüyordu.
Her şey nasıl da çabuk gelişmişti. Hatıralar dün gibi geliyordu adeta...
Üniversiteye hazırlandığı dönem daha dün gibiydi. Meslek seçimi yaparken etrafındaki insanlardan tavsiyeler almıştı. Ailesi daha çok Hukuk Fakültesi’ ne gitmesini isterken, öğretmenleri Psikoloji bölümünü önermişlerdi. Selin de öğretmen olmak istiyordu. Sonunda istediği bölümü kazanmış ve üniversite yılları su gibi akıp geçmişti. Artık Selin bir öğretmendi ve sıra atanmasına gelmişti. Ailesi seçtiği meslekten pek memnun olmamışlardı. Okulu bittikten sonra tayin beklerken, annesi; “Kızım avukat olsaydın böyle şehir şehir dolaşmazdın, ne güzel yanımızda olurdun.” diye sitem etmişti. Annesinin bu sözlerini düşünürken bir yandan onu haklı çıkarmak istemiyordu. Çünkü mesleğini çok seviyordu ve doğru bir seçim yaptığına inanıyordu.
Bizi biz yapan hayattaki seçimlerimiz değil miydi?
İnsanoğlu dünyada var olduğu günden bu yana şu soruyu kendine sormaz mıydı?
Ben kimim?
Niçin varım?
Niye buradayım?
Yaptığım seçimler kendimin mi, yoksa başkalarının kararlarına göre mi olmalı?
Sahi, ya dünya?
İnsan olmasa dünya nasıl bir yer olurdu acaba?
Sorular, sorular, sorular…
Zihnindeki soruların cevaplarını düşünerek yürüdü Selin. Yeni okulunun bahçesinden geçerken her şeyi ince ince düşünüyordu. “Hocalarım boşuna psikoloji oku dememişler.” diye neredeyse onlara hak verircesine gülümsedi.
Gülümsemesini yakalayan okul müdürü İhsan Bey’le göz göze geldiler; “Hoş geldiniz Selin hocam! Ne güzel, tebessümle okula giriş yapıyorsunuz, hayırlı olsun yeni göreviniz.” diye babacan bir tavırla karşılandı. Okul müdürünün bu tarzı, kafasındaki o sorulara bir cevap olmuştu sanki...
Okulun içine doğru yürürlerken, bir yandan diğer
öğretmenlerle tanıştırıp duruyordu müdür bey. Aynı babacanlıkla; “Bak bu Ayşe hocam Sinop’ dan
geldi. Bak bu Sami hocam Edirne’ den geldi, senin gibi yeniler. Bak bu kıdemli
hocam on yıldır birlikte çalışıyoruz.” diye ek bilgiler de veriyordu.
Sırasıyla oradakilerle tanışırken; içinden “Hepsinin bir
öyküsü ve bir seçimi var. Kim bilir neler nelerdir…” diye geçirdi.
Farklı farklı insanların oluştuğu bu okulda herkesin amacı
insan yetiştirmek değil miydi?
Sahi insan kimdi ve niye vardı?
İnsan olmasa bu dünyada yaşamı kuracak varlık kim olacaktı?
Bugünkü gibi bir hayattan, kültürlerden, medeniyetlerden
bahsedilebilir miydi?
İnsan anne karnından dış dünyaya geçtiği andan itibaren, bilinçli ya da bilinçsiz her yapıp ettiği, her hareketi, her seçimi ile aslında hayatında yönünü belirliyor ve bir sonraki sürecinin sebeplerini oluşturmuyor muydu?
Sabah uyanmamız...
Yataktan kalkmamız…
Banyoya gitmemiz…
Kahvaltı yapmamız…
Çayı içme tarzımız…
Günümüzün akışı…
Aslında her şey, her an yaptığımız seçimlere bağlı değil
miydi?
“Selin hocam kahveni nasıl içersin?” diye seslenen bir başka
hocanın sesiyle kendine geldi.
“Sade içerim.” dedi gülümseyerek.
İşte hayat buydu aslında. İçtiğimiz kahvenin nasıl
olduğundan, giydiğimiz elbiseden, oturduğumuz mahalleden, mesleğimizden,
arkadaşlarımızdan ve daha nelerden oluşuyordu. Hepsi bizim seçimimiz değil
miydi?
Yani hayat kimsenin yerine zar atmıyordu.
İnsanlar her an bir seçim yapıyordu. Hatta seçim yapmamak da
bir seçim değil miydi?
Bu kadar imkânının farkında mıydı?
Selin dersi vereceği sınıfına girerken öğrencilere ilk
anlatması gereken hayat dersinin bu olduğuna karar verdi.
Onu merak ve heyecanla izleyen öğrencileri selamlayıp
kendini tanıttı.
Ardından; “Gençler hayatın seçim üzerine olduğunu düşündük
mü hiç?”
“Hepimizin burada olmasının sebebi nedir?”
Öğrenciler bir an duraklayıp;
“Hocam eğitim şart, okula gelmek zorunlu.” diye şakayla karışık cevap verirken, kimi; “Okuyup
iyi meslek sahibi olmak istiyorum.” Kimi; “Ailemin isteği hocam.” diye cevaplar
veriyordu.
Selin yükselen seslerin üzerinde tatlı bir ses tonuyla konuşmaya
başladı.
“Peki!” dedi ve ekledi; “Hayatta her seçim bir vazgeçiştir.
Seçtiğiniz şey vazgeçtiğiniz şeye değiyor mu? İnsan seçimlerinden sorumludur.
Ne istediğini ve ne istemediğini bilirse ancak bu hayatta taş üstüne taş
koyabilir. Bu sizin sahneniz dolayısı ile sizin kararlarınız. Nedenleriniz ne
kadar sağlam ise yürüdüğünüz yolu o azimle yarı yolda bırakmazsınız.
Hayatın her anında kendi kararlarını veren ve kendi
seçimleri ile hayatını dizayn eden gerçek bir birey olma yolunda olabilir miyiz?
İnsan her seçim yaptığında vazgeçeceklerini de seçer
aslında. Bir eş seçerken, iş seçerken, arkadaş seçerken, seçmeyeceklerine de
karar verir. Çoğunu seçmez, pek azını seçer ve hayatına katar. Bu kadar azı
seçebilirken insan, hiç düşünmeden, nasıl seçim yapacağını bilmeden seçim
yaptığında hayal kırıklıklarıyla dolu bir hayat yaşar. Hiç bilmediği, daha önce
deneyimlemediği süreçler hakkında öncesinde onu deneyimleyen insanlara
danışabildiğinde seçim yapması kolaylaşır. Sadece danışması yetmez, bir de
sürecin içine girmeye karar vermeden önce bir miktar deneyimlemeli yaşayacağı
süreci. Evlenmeden önce nişanlılık süreci, bir işe başladığında deneme süreci
gibi… Böylelikle insan seçim yaparken, seçeceği şeyler netleşir ve
belirsizlikler yavaş yavaş kalkmaya başlar.
Pek azını seçebildiği bu hayatta insan, daha çok
vazgeçtikleriyle birlikte, hayat da ondan yana olmaya başlar böylelikle…
Bizi biz yapan hayattaki seçimler... Doğru seçim hangisi? Asıl mesele bu değil mi?
YanıtlaSilAkıl büyük bir nimettir kuranda allah aklınızı kullanın der
Silİz ve işaretleri deşifre edebilmek seçimlerimizi doğru yapmakta katkı sağlar mı?
YanıtlaSilHayatta her seçim bir vazgeçiştir, gerçekten insan yaşadıklarıni düşünunce bu gerçekle yüzleşiyor. Güzel bir yazı.
YanıtlaSilGerçekten güzel bir yazi
YanıtlaSilGeçmişe dönüp baktığımızda aslında neyi ,seçtiğimiz ya da seçmediğimiz için buradayız düşündüğümüz bir paylaşım olmuş kaleminize sağlık
YanıtlaSilGeçmişe dönüp baktığımızda aslında neyi seçtiğimiz ya da seçmediğimizi düşündüren bir paylaşım sağolasınız
YanıtlaSilİsabetli seçimler yapabilmek için insan, neyi isteyip neyi istemediğini bilmeli🍃
YanıtlaSilHayat kimsenin yerine zar atmıyor.. Herkes kendi seçimini yapar ve kendi yaşamının altına seçimleriyle bir imza atar..
YanıtlaSilHayat kimsenin yerine zar atmıyor..
YanıtlaSilkaleminize sağlık 🌿
Farkındalık oluşturan bir makale daha 🧡 Umarım hayata karşı bilinçli seçim yapanlardan oluruz ✨
YanıtlaSilÖnemli olan doğru olanı seçmektir.
YanıtlaSilHayat bir seçim üzerinedir ...
YanıtlaSilHayat ir seçim üzerinedir .
YanıtlaSilHayatta her seçim bir vazgeçistir insan seçimlerinden sorumludur...
YanıtlaSilSeçtiğiniz şey vazgeçtiğiniz şeye değiyor mu …
YanıtlaSilHer seçim nelerden vazgeçtiğimizi gösteriyor.
YanıtlaSilİnsan her seçim yaptığında vazgeçeceklerini de seçer aslında. Her seçim insanı bir vazgecise götürüyor tebrikler
YanıtlaSilİnsan her seçim yaptığında vazgeçeceklerini de seçer aslında. Bir eş seçerken, iş seçerken, arkadaş seçerken, seçmeyeceklerine de karar verir.
YanıtlaSilHer seçim bir vazgeçiş hayat nedir
YanıtlaSilHer insan yaşadıklarını kendi seçimiyle biçimlendirir de, bunu görse keşke..
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 💐
YanıtlaSilİnsan hayatında karşılaştığı olayların değil yaptığı seçimlerin sonucunu yaşıyor …🍃
YanıtlaSil