Havanın yağışlı olması, hafta sonu kalabalığı derken, trafiğin ağır ağır ilerlemesi, radyoda duyduğu haberler, yaşadığı olaylarla birleşince iyice daralmıştı Sevda. Arabanın içinde onu kim görecekti ki? Gözyaşlarını tutamayıp hıçkırarak ağlamaya başladı.
“Neden? Neden? Neden?”
Daha fazla ne yapabilirdi ki?
“Her yolu denedim.
Tükendim artık...
Benim bu kadar gayretime karşılık bu mu olacaktı?” diye söylendi.
“İnsanlar neden böyle?
Hâlbuki tüm iyi niyetimle insanlara bir şeyler yapıyorum.
Peki, bana yapılanlara ne demeli?
Hiç mi yüzüm gülmeyecek?
Önce ailem, sonra kocam, şimdi oğlum...”
Tüm bu düşünceler zihninden geçerken ağlamaya devam ediyordu.
Trafik ise evinin yönündeki güzergahta açılmıştı. Arabayı hızlandırarak sürmeye devam etti...
Evine vardığında kimsenin olmadığını görünce sevindi. “İyi bari, biraz sakinleşirim.” diye düşünerek koltuğa yığılır gibi oturdu.
Baba ve abi baskısından dolayı, çok ders çalışıp yüksek bir puanla istediği üniversiteyi kazanmıştı Sevda.
Bu sefer de ailesi; “Bu kadar uzağa seni tek başına nasıl göndereceğiz?” diye karşı çıkmışlardı. Araya hatırı sayılır amcasının girmesiyle üniversiteyi okuyabilmiş, bitince de eve dönmemek için yüksek lisans sınavlarına girmişti. Tatil döneminde eve geldiğinde bir yandan kazanamama korkusu, diğer yandan babasıyla aynı evde yaşamak kaygısı içini kemirmişti.
Neyse ki abisi evlenip onunla uğraşmayı bırakmıştı üniversite döneminde. Babası ve kuralları, sürekli kontrol etmeye çalışması, her şeye muhalefet olması ise aynen duruyordu. Oysa ev arkadaşı Serpil gibi, babasıyla arkadaş gibi olmak isterdi. Hakikaten ne cana yakın bir adamdı. Köyünde ne mahsulleri varsa taze taze hemen onlara getirirdi Serpil‘in babası Hasan amca. Hatırlayıp içi ısındı bir an.
Her başlayan biterdi. Yüksek lisansı kazanıp üniversitede çalışmaya başlayınca Serpil’le yollarını ayırmışlardı. Uzakta da olsalar, düğününe tüm ailesiyle birlikte gelip şenlendirmişlerdi ortamı. “Güzel insanları tanımak da vardı bu hayatta.” diye iç geçirdi Sevda.
Evliliğine gelince...
Sırf babasından daha az baskılı diye seçtiği eşi ve oğlunu bir türlü geliniyle paylaşamayan kayınvalidesini hatırlayınca yine gözleri doldu.
Kamil kendi halinde sessiz biriydi. İyi bir işi var ve iyi para kazanıyordu. Biraz yaş farkı var diye babası önce itiraz etmişti. Çünkü kızının eşi dahi onun seçtiği biri olmalıydı. Sonra Kamil’in sessiz oluşu, babası ne derse; “Olur.” demesinden dolayı ikna olup evliliklerine izin vermişti.
Kamil sessiz sakindi ama arada alkol alıyor, o zamanlarda da bambaşka biri haline dönüyordu. Öfkeli, saldırgan davranışlarıyla babasından daha baskıcı biri olduğunu geç anlamıştı...
Maddi imkanları olduğu halde, annesinin hep dediği gibi; “Kadın yemeğini, temizliğini evinde kendi yapmalı.” mantığıyla, her işini de evde olduğu zamanlarda kendi yapıyordu. Kamil içmediği zamanlarda sakin yaşamına devam ediyor, evin ihtiyaçlarını karşılıyor, alışverişe birlikte gidiyorlardı.
Bir süre sonra ortak zaman geçirdikleri alanlar iyice azalmaya başlamıştı. Hatta hamile kaldığında doktora tek başına gitmiş, ihtiyacı olan desteği alamamıştı eşinden. Doğuma bile geç gelmişti Kamil. Bebek doğmuş, misafir gibi bir gelip bakmış ve “Nasıl olsa annen yanında.” deyip arkadaşlarıyla kutlamaya gitmişti.
Annesi; “Kızım hoş gör bak sana en iyi hastanede, özel odada imkanlar sağlıyor.” deyip kendince teselli etmeye çalışmıştı.
Yıllar ilerledikçe Kamil dışarıda çok, evde ise daha az zaman geçirir hale gelmişti. Büyük bir eve taşınmışlar, imkanları bir hayli artmıştı son dönemlerde. Artmıştı artmasına da, ya o evin içerisindeki huzurları? Aile bağları ne haldeydi?
Bir yandan çalışıyor, patronun tüm iş yükünü alıyor, bir yandan çocuğunu tek başına büyütüyordu. Sırf eşinin bu hâlleri yüzünden, başka çocuk da istememişti zaten. Çocuğunun tüm ihtiyaçlarını tek başına karşılamış, oğluyla arkadaş gibi olmak için her dediğine evet demişti. Tüm bunlara rağmen, oğlu ise liseyi yurtdışında özgürce okuyacağım diye tutturmuş, kapıyı çarpıp evden gitmişti.
O zamana kadar herkesi mutlu etmeye çalışan Sevda nerede yanlış yapmıştı?
İyi bir evlat, iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir çalışan olmaktan başka bir hayatı olmuş muydu?
Hayatın içinde mutlu olmanın yolu başkalarının isteklerini öncelikli yapmaktan mı geçiyordu?
Neden etrafındakiler; iyilikleri çabuk unutup ne yapsa az görüyorlardı? Neden her seferinde daha fazlasını almasına rağmen teşekkür etmeyi bile bilmeyenlerle dolmuştu etrafı?
Herkes kendi görevini yapıyor olsaydı, nasıl olurdu!?
Hayat içerisinde itiraz eden, şikayet eden veya memnun olmayan mı kazanıyordu yani?
Yoksa yapılanlara teşekkürü borç bilip, hatası olduğunda hızlı kabul ederek telafi etmeye çalışanlar mı?
Bu hayatta mutlu olmanın sırrı;
Bir olmak mı?
Ben olmak mı?
Veya,
Birlik olmak mı?
Grup olmaya çalışıyor olmak mı?
Grup olmaya çalışırken tarafını doğru seçiyor olmak mı?
Peki,
Sevda hangi gruba girerdi acaba?
Ya biz, ben hangi gruptayız?
İnsanlar birbirlerinin ihtiyacını karşıladıklarında bağ kurmaya başlarlar. Ve bu bağ ancak karşılıklı ihtiyaç görüldüğünde kuvvetlenir, sımsıkı olur. Sadece bir taraf ihtiyaç karşıladığı müddetçe bir ilişkiden bahsedemeyiz. Birbirlerinin eksik olan taraflarını tamamlayan insanlar mutlu olurlar. Aynı hedefe, aynı isteklere birbirimizi daha hızlı ulaştırmak için ilişki kurarız aslında. Böylelikle “Ben”den “Biz”e geçer adımız…
“İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi;
İnsan ilişkilerinde ne kadar ihtiyaç görüyor ya da kendisinin ne kadar ihtiyacı görülüyor? İlişkilerimizi gözden geçirmemiz gerektiğini farkettiren güzel bir yazı, emeğinize sağlık🪷
Bir çok ipimiz var ama bağları kurarken yöntem bilmeyince ucu başka yerlere bağlanıyor. Sonra bir daha çöz, bir daha.. Yine de toplanmaz değil çok şükür. Bu hayatta her şey toplanır neyse ki.. Farkındalığı arttıran bir yazı olmuş yüreğinize sağlık 🌸
Hayat içerisinde insanlar mutlu olmak İçin bir şeyler yaparlar.. Gerçek sebepleri oluşturmayan her eylem de kişiyi toplamda zarara sürükler.. Oysa mutluluk, eylemlerini doğru tasarlayan kişilerindir..
Çok güzel 👏👏
YanıtlaSilİhtiyaç karşılayan olunca ilişkilerimiz nasıl da şekil değiştiriyor. Biz olabildik mi? Yoksa hep ben ve benim isteklerim mi dedik? Hangi gruptayiz.
YanıtlaSilHer şeye evet demekle olmuyor.
YanıtlaSilHep başkalarını sucluyoruz. Seçim yaparken çok düşünmeliyiz. Hayatımıza aldığımız insanlar ihtiyaç gideren olmalı.
YanıtlaSilHayat tek başına ne zor.
YanıtlaSilHayat, paylaşınca daha güzel.
YanıtlaSilİnsanlara zorla bir şey yaptiramayiz ki
YanıtlaSilİnsanların imkanlarını artirmak ile mutlu edemeyiz. Ancak ihtiyacını giderebilirsek mutlu olur insan.
YanıtlaSilBir çok noktaya dokundu içimde.
YanıtlaSilBirlik olabilsek ne güzel olurdu. Her şey daha kolay olurdu.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş emeğine sağlık
YanıtlaSilAllah(CC) cabamıza bakıyor, dünku yaptiklarımızın bugün sonucunu yaşıyoruz.
YanıtlaSilHep birilerinin bizim adımıza hedef koyduğu bir hayat içindeyiz malesef ve hep arada kaldığımız ;(
YanıtlaSilne kadar bizi anlatan bir yazı kaleminize sağlık
Allah(CC) cabamıza bakıyor, dünku yaptiklarımızın bugün sonucunu yaşıyoruz.
YanıtlaSilÖnce kendimizi tanimalıyız, sonra başkasını tanırsak hayat daha konforlu olur
YanıtlaSilBir olmak ve yaptığın hiç bir şey için teşekkür beklememek insanı mutlu eder...
YanıtlaSilSevda şu an ben boyutunda, biz boyutuna geçmek dileğiyle..
YanıtlaSilGüzel bir kısa hikâye sevda kendini sorgulamaliydi nasıl bir hata yaptım
YanıtlaSilSürekli karşındaki insanlar iyi olsun, huzur bozulmasın diye fedakarlık yaparsak, sadece kendimizden ödün vermiş oluruz.
YanıtlaSilİnsan ilişkilerinde ne kadar ihtiyaç görüyor ya da kendisinin ne kadar ihtiyacı görülüyor?
YanıtlaSilİlişkilerimizi gözden geçirmemiz gerektiğini farkettiren güzel bir yazı, emeğinize sağlık🪷
Emeği geçenlerin ellerine sağlık. Hangi grupta olacağımızı seçimlerimiz belirliyor
YanıtlaSilKural hiç degismiyo veren taraf hep sorun yasiyor
YanıtlaSilBöylelikle “Ben”den “Biz”e geçer adımız… 🍀
YanıtlaSilİnsan dünyaya geliş amacını unutunca kayboluyor herkesin kendi rolünü oynamasına izin vermeliyiz .❤️
YanıtlaSilBazen yardım ediyoruz sanıyoruz..
YanıtlaSilOysa haddini aştığında yardım da yardım olmaktan çıkıyor..
Bir çok ipimiz var ama bağları kurarken yöntem bilmeyince ucu başka yerlere bağlanıyor. Sonra bir daha çöz, bir daha.. Yine de toplanmaz değil çok şükür. Bu hayatta her şey toplanır neyse ki.. Farkındalığı arttıran bir yazı olmuş yüreğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilHayat içerisinde insanlar mutlu olmak İçin bir şeyler yaparlar..
YanıtlaSilGerçek sebepleri oluşturmayan her eylem de kişiyi toplamda zarara sürükler..
Oysa mutluluk, eylemlerini doğru tasarlayan kişilerindir..
Hayat paylaşınca daha güzel
YanıtlaSil